"Sakın ola hiçbir şey için üzülme ama bol bol kız, öfkelen, dövüş, savaş, küfret ama üzülme. İnsanı üzüntü çürütür"Zülfü LİVANELİ

NEDÄ°R? DÄ°ÄžER

Tasavvuf Nedir?

Tasavvuf Nedir?

Ä°slâmiyetin doÄŸuÅŸundan kısa bir süre sonra ortaya çıkan tasavvuf, özellikle tarikatler ve tekkeler aracılığıyla Ä°slâm dünyasındaki etkisi yüzyıllar boyu devam etmiÅŸ bir düÅŸünce ve inanç sistemidir. Tasavvuf, ÅŸeriatin emir ve yasaklarını azaltmaÄŸa, Allah'a sevgiyle yaklaÅŸmaya yönelik bir sistem olup müslüman insanların edebiyatlarında kalıcı izler bırakmıştır.

11-14.yüzyıllar arasında güçlü bir edebi akım olarak varlık gösteren tasavvufu bu nedenle çok iyi tanımak gerekir. Åžimdi onu daha çok edebiyatı ilgilendiren yönleriyle tanıtmaya çalışalım.

Tasavvuf ve tasavvufla uÄŸraÅŸan, tasavvuf ehli olan anlamındaki mutasavvıf ve sufi kelimeleri anlamca birbirleriyle ilgilidir. Ä°lk zamanlar belirli bir görüÅŸe baÄŸlı kalarak Allah'a ulaÅŸmaya çalışanlara bunu amaç edinenlere mutasavvıf denmiÅŸ; daha sonra sufi kelimesinin kullanımı yaygınlaÅŸmıstır.

Bir inanç ve düÅŸünce sistemi olarak tasavvuf, Irak'ta (Kufe ve Basra'da) doÄŸmuÅŸ, bir süre sonra bütün Irak'a yayılmış; özellikle BaÄŸdat'ta büyük mutasavvıfların yetiÅŸmesine yol açmıştır. Tasavvufun ilk temsilcisi(ilk Sufi) olarak Kufeli Ebu HâÅŸim'i kabul ederler. Tasavvuf akımı Irak'tan Ä°ran'a oradan da Horasan ve Türkistan'a geçerek yayılmış; Ä°ran'da özellikle edebiyatta çok etkili olmuÅŸtur. Ä°lahi gerçeÄŸin gönülde aranıp bulunması ise aÅŸkın yardımı ile olur. Kısacası, mutasavvıflara göre varlığın ortaya çıkışında aÅŸk oldugu gibi Allah gerçeÄŸinin insan tarafından kavranmasında da aÅŸkın özellikle ilahi aÅŸkın yeri ve önemi çok büyüktür. AÅŸk olmaksızın, Allah'ın varlığı görülmez, bilinmez. Gerek var oluÅŸun gerekse ilahi gerçeÄŸe ulaÅŸmanın temelinde aÅŸkın bulunduÄŸu görüÅŸü ise, Allah'a korkuyla deÄŸil, ancak aÅŸkla ulaÅŸabileceÄŸi inancını ön plana geçirmiÅŸ; böylece aÅŸk, tasavvufun en önemli yanı olmuÅŸ ve edebiyatta da en çok bu yanıyla iÅŸlenmiÅŸtir. AÅŸkın ön plana geçmesi sonucu ise tasavvufta duygu ve heyecan, mantığa göre daha önemli sayılmış; sufiler için gönül aklından önce gelmiÅŸtir.