Maraş otu sigarayı bırakmak isteyenlerin ilk başvurdukları başka bir tütün çeşitidir. Genellikle Güneydoğu Anadolu bölgemizde, Gaziantep ve Kahramanmaraş bölgesinde yetiştirilmektedir.
Türkiye'ye gelişi Birinci Dünya Savaşı'na dayanır. Maraş otunu, Birinci Dünya Savaşı'nda Güneydoğu Anadolu'ya gelen Fransız askerleri, vücutlarını dinlendirmek için beraberinde getirmişlerdir. Zamanla bölgede yetiştirilmeye başlanmış ve Türk askerleri tarafından da çok ilgi görmüştür.
Maraş otunun diğer adıda "deli ot"'tur. Üretimi ve ulaşılması kolaydır. Kokulu ve tadı ağırdır. Kokusu "kına" kokusunu andırır.
Her ne kadar masum gibi görünsede özünde bir uyuşturucudur.
Sigarayı bırakanların ilk tercihi maraş otu kullanmak olsada bu ot sigaradan daha zararlı ve tehlikelidir. Bağımlılık derecesinin kokaine yakın olduğu ve bırakılmasının çok zor olduğu yapılan araştırmalarda ve incelenen deneklerle kanıtlanmıştır. Sigarayı bırakıp maraş otuna başlamak ateşe atlamanın diğer adıdır.
Maraş otu, diğer adıyla "deli ot" ya da "deli tütün" olan otun bir çok kullanma yöntemi vardır. Sigara gibi kağıda sarılıp içilebilirken, ağızda dudak içine konularak kullanıldığı görülmüştür. Başka bir kullanım yöntemi de dil altına koymaktır. Yalnız dil altına konulan ot, tükürük bezleri yardımıyla kana daha çabuk geçtiğinden vücuda zararı daha büyük olur. Etki süresi diğer kullanım şekillerine göre daha hızlıdır.
Maraş otunun kullanımı, sadece uyuşmak içindir. Kullanıldığında ilk olarak ağız içi uyuşur, kana karıştığında ise vücut ve beyin tepksizleşir. Kişinin hareketleri tutarsızlaşır ve uzun vadeli kullanımında düşünce-karar vermesi zorlaşır.
Halk arasında ağız otu olarakda bilinen maraş tütününün, insan sağlığı üzerinde kalıcı zararları olduğu görülmüştür. Özetle zararlarından bazıları;
Yukarıda saydığımız zararların hepsi tedavi edilemez boyutta gözlemlenir. Maraş otunun zararları, sigaranın zararlarından kat ve kat daha fazladır.
Beden ve ruh sağlığımızı korumak için bu tarz ot, tütün ve uyuşturucu maddelerden uzak durmalıyız. Kendimizi ve sevdiklerimizi sosyal içicilikten korumalıyız.
Â